4 Kasım 2014

Sözüm ki tek sana geçmez, celladımsın ey zaman!

Günler o kadar çabuk geçiyor ki peşinden koşsak bile yetişemiyoruz artık. Vaktimizi yetiremiyoruz. Ya bir koltukta birden fazla karpuz taşıyoruz, ya da karpuzun üzerinde yürümeye çalışıyoruz...

Bir anne şu aralar ne yapıyor. Bilmem ki yaşıyor mu?
Okula gidiyor, sınıfta öğretmenini dinlemeye çalışıyor, öğrenci olmaya çalışıyor.
İşe gidiyor, çalışan olmaya çalışıyor.
Bi yandan uzaktan eğitimle başka bir okul okumaya çalışıyor, bilgisayardan ders dinliyor, akılda tutmaya çalışıyor.
Eve gidiyor, annelik yapmaya, eş olmaya çalışıyor...
Eksik bıraktığım taraflar illaki oluyor.
Kucağımda taşıdığım karpuzlar şimdilik ağır gelmiyor şükür ki... Sevdiğim şeyleri yapmaya gayret gösteriyorum çünkü...

Meleklerden biri, MBU, 1. sınıfa gidiyor. O artık okullu :) okuyor, yazıyor... "Anneee bugün matematik gördük, 3, 3 daha 9" söylemleri ağzında. Derslerde sıkıntı yaşamıyoruz çok şükür bunun evde annenin de ders çalışıyor olmasının payı büyük. Beni ders çalışır vaziyette görünce hevese geliyor ve ben de ders çalışayım diyor. 3. haftada öğretmenimizi değiştirdik bile. Herkes tarafından "iyi öğretmen" olarak tanınan birisi bence "iyi öğretmen" olamayabiliyor. Komutan edasıyla sınıfta rüzgar estirmek bence iyi öğretmen olmaya yetmiyor. Benim "iyi öğretmen" tanımım bambaşka kimilerine göre, uyumlaşamadık, yolları ayırdık.Çocuğumu yarış atı gibi görmüyorum çok şükür. Bunun haricinde sürekli bir diş yenileme durumu mevcut. Süt dişleri düşüyor, yenileri çıkıyor. Tek dişi ile poz vermeye bayılıyor bizimki :)

Meleklerden biri, ASU, kreşe gitmiyor. 3,5 yaşında. Yıllarca kreşe gitsin istemedik, bu yüzden bakıcı teyzemiz sağolsun onunla tüm gün oyun oynuyor. İki kardeşin ne kadar farklı olabileceğini gösteriyor bana. Ablasının o yaşta yaptığı çoğu şeyi yapmıyor, ama yapmadığı başka çoğu şeyi yapıyor. Mizaçları çok farklı.

Tarihe not: kuzularımı çooook seviyorum ben. :)

Kar temalı çalışmamız :))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder